Şeker Portakalı :)
- Canısı
- 11 Oca 2017
- 3 dakikada okunur

Merhabaaa , sizinle yine yine yeniden çok güzel bir kitap film uyarlaması paylaşmaya karar verdim... Artık benim paylaşımlarımdan nasıl şeyleri sevdiğimi , nasıl şeylere ilgi duyduğumu anlamışsınızdır ki uyarlamalara şaşırmıyorsunuzdur diye düşünüyorum :)
Okuduğunuzu düşündüğüm ve izlerken hem sinir olduğunuz (Aptal çoçuk Zeze ! diceksiniz ) hemde üzülüp ağladığınız bir film olacak ! Umarım izlemediyseniz izlediğiniz zaman seversiniz.
Hemen kitap-filmimizden bahsediyorum...
Şeker Portakalı ( Meu Pé de Laranja Lima) , Brezilyalı yazar José Mauro De Vasconcelos'un 1968'da kendi hayatından izler taşıyan ve 12 günde yazdığını söylediği çoçuk romanıdır. Brezilya - Minas Gerais 'da yaşayan fakir bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan hayal gücü çok gelişmiş Zeze adındaki bir çocuğun yaşadıklarını anlatır.Portekizce olan eser 16 dile çevrilmiştir.
Aslında romanımız seri şeklindedir;
1-Şeker Portakalı
2-Roman, Güneşi Uyandıralım
3-Delifişek kitapları ile takip ederek bir seri oluşturur.
2012'de Brezilyalı yönetmen Marcos Bernstein yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmıştır.
Vizyon tarihi:)23 Mayıs 2014 (1s 39dk)
Yönetmen :Marcos Bernstein
Oyuncular:
Joao Guilherme Avila
José de Abreu
Caco Ciocle
Tür :Dramatik komedi
Ülke Brezilya
Zeze, yoksul bir ailenin çocuğudur ve yaramazlıklarıyla herkesi bıktırmıştır.Ona; “şeytanın vaftiz oğlu” derler. Zeze, yaramaz olsa da hayal gücü geniş, okumayı tek başına sökecek kadar akıllı ve öğretmenini mutlu etmek için her gün ona bir çiçek götürecek kadar duygulu bir çocuktur.
Çok küçük yaşta okula başlayan Zeze, okulda uslu ve çalışkan bir öğrenciyken; sokakta yaramazdır. Sadece ablası ve öğretmeni onun yaramazlıklarına anlayış gösterir.
Ailesi taşınınca mutsuz olan Zeze, yeni evlerindeki şeker portakalı fidanını arkadaş edinir. Minguinho adını verdiği şeker portakalı fidanıyla konuşur. Zeze, fidana yaptıklarını ve hayallerini anlatır.
Yılbaşında Zeze, hediye beklediği için pabuçlarını kapının önüne koyar ama işsiz olan babasının ona hediye alacak gücü yoktur.Yaptığına babasının üzdüğünü fark ettiğinde çok pişman olur. Babasına bir hediye alıp yaptığını telafi etmek için ayakkabı boyamak üzere yollara düşer ve filtreli sigara almak için yeterli para kazanıp babasına hediye vermeyi başarır.
Zeze yaramazlık yapmaktan hiç bıkmaz -ki bu konularda bazen gülüp bazen çok sinir olcaksınız- kasabanın en havalı arabasının arkasına asılmaktır. İlk denemesinde başarısız olur ve arabanın sahibi Portekizli Manuel Valaderes’ten dayak yer. Daha sonra hep Portekizli’den saklanır ama bir gün yaramazlıkları sonucu yaralandığı için okula topallayarak gittiğini gören Portekizli onu arabasına alıp eczaneye götürür; ardından limonata ve pasta ısmarlar. Zeze ile Portekizli arasında bir dostluk olur ve sürekli vakit geçirirler. Zeze, onu babası gibi görür.Ailesinden göremediği ilgi ve şevkati Portekizliden görür.
Zeze, sokak şarkıcısı Bay Arivaldo ile tanışıp sokaklarda şarkı söylemeye başlar. Babası, şarkı sözlerinin uygunsuz olduğunu düşündüğü için onun Bay Arivaldo ile görüşmesini yasaklar. Zeze, bir gün babası için şarkı söylemeye karar verip Bay Arivaldo’dan öğrendiği bir şarkıyı söyleyince babası onu kemerle döver. Zeze, bu dayaktan sonra artık babasının değil Portekizli’nin oğlu olmak istediğini söyler
Yaramazlıklarından ötürü sürekli ailesinden dayak yiyen Zeze bir gün babası ve ablası tarafından çok ağır bir şekilde dövülür, evden çıkamaz hale gelir. Zeze o süreçte ölmeyi isteyecek kadar acı çekmiştir. İyileşip Portekizli ile buluştuğunda bu düşüncesini ona açar ama Portekizli onu bu düşünceden vazgeçirir.
Zeze bir gün okuldayken Portekizli’nin kaza yaptığı haberini alır ve kendini sokağa atar. Bu haber, Zeze’nin bütün yaşam sevincini yok eder. Portekizli ölmüştür. Bu arada bahçedeki şeker portakalı fidanının yol yapım çalışması nedeniyle kesileceği söylentisi çıkar. Zeze, üst üste gelen bu acılara dayanamaz, hasta olur. Kasabalılar bir türlü iyileşemeyen Zeze’yi ziyarete gelirler. Fakat o yalnızca şeker portakalı fidanı ile konuşur. Zamanla Zeze iyileşir, babası iş bulur ancak Zeze’nin çocukluğu ölmüştür; kalbi hiç iyileşmez.
İlerde Portekizli'nin hediye ettiği bir kalemle bir roman yazar ve Portekizli'nin mezarına bırakır çünkü onu hiçbir zaman unutmamıştır...
Çocuklar yaşananları unutur, unutabilir fakat hissettikleri acıları hiç bir zaman unutamazlar... Umarım izlediğinizde beğenirsiniz izlerken kendinizi tutmaya çalışacaksınız biliyorum bazen sinirlenip bazen de duygulanıp ağlayacaksınız ama izlenmesi gereken bir fikir aslında altında yatan derin anlamlar var ve bunu fark ederek izlediğinizde eminim çoğu şeye daha farklı bakacaksınız :)
Şimdi iyi seyirler :)
Fragman ;
Film ;
Comments